Hükümetin seçimden sonra ekonomik politikaları tekrardan ABD Avrupa eksenine dönmüş, bu ülkelere verdiğimiz faiz üzerinden haraç vergimiz yüzde 8,50 den, neredeyse iki katına yüzde 15 çıkmıştır. Bu da yetersiz görülmekte yüzde 40' lara çıkması, hatta enflasyon rakamlarının üzerinde bir faiz istenmektedir. Bu milletin yaşamı, faiz, dolar, enflasyon üzerinden daha da sıkıntıya sokulmak istenmektedir. Bunun faturasını da önce yerel seçimlerde, sonra genel seçimlerde Ak partiye kesmenin peşindeler.
SEÇİM VE GEÇİM
Seçimlerin üzerinden neredeyse bir ay geçtiğine göre sağlıklı değerlendirmeler yapabiliriz artık. Hayatımız boyunca yaptığımız tercihlerimiz, yaşantımızı ya, olumlu etkiliyor ya da, olumsuz bir takım sıkıntılarla bizi baş başa bırakıyor. Seçimlerde öyle.. Ülkemiz geçtiğimiz seçimlerde tercihini yapmış, vatanı kökü, kolu, kanadı, gövdesi, ipleri yabancıların elinde olan, tüm terör örgütleriyle açık gizli, iç içe bağlantılar kuran, ucube masaya prim vermemiştir. Masanın maşa olduğunu görmüş, o toplandıkları yuvarlak masanın ayaklarını her birinin koltuğunun altına vermiş, kapı dışarı etmiştir. Ülkemiz bir beş yıl daha istikrarlı yönetimle devam demiştir.
Dünya da söz sahibi olmak isteyen bu millete diz çöktürebilmek için yirmi yıl boyunca birçok hamleler yapıldı. Milletimizin feraseti hep bu hamleleri boşa çıkardı. 2002 yılında bu hükümet ülkenin yönetimine geldiğinde sıfırı tüketmiş, memuruna maaş ödeyemeyecek durumdaydı. Bankalar bir bir batmış, omzu kalabalık askerler ve gazete televizyon patronları başbakanlara emirler, talimatlar veriyordu. Canları istediklerini bakan, başbakan, yapıyor, canlarını sıkanlarında canına ot tıkıyorlardı. O günün gazeteleri Ak parti iktidara gelince İktidar oldu ama asla muktedir olamayacak diye manşetler atmıştı. Hükümetin ülkenin sorunlarını çözmemesi için ellerinden ne geliyorsa yapmışlar, büyük bir direnç göstermişlerdi. Hükümetin çıkardığı yasaları o günün cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer onaylamıyor, sürekli geri gönderiyor, CHP anayasa mahkemesini suyolu yapıyor, medya avazı çıktığınca hükümete abanıyordu. İktidardaki partiye kapatma davası açılıyor, bin bir türlü akla hayale gelmeyecek numaralar deneniyordu. Sonrasında Gezi parkı olayları, Fetö kalkışmaları, PKK hendek hadisesi, Egeden, Akdenizden, Suriyeden, Iraktan etrafımızın kuşatılması, tüm bunlar bu hükümetin devrilmesine yetmedi. Çünkü bu hükümetin arkasında bu milletin hayır duası vardı.
Geçtiğimiz seçimlere bir iki yıl kala yeni numaralarını sahaya sürdüler. Pandemi süreci ve Ukrayna- Rusya savaşındaki olumsuzlukları da arkalarına alarak Ülkemize ekonomik savaş ilan ettiler. Ne yazık ki, ülkemiz bu ekonomik savaşı henüz kazanmış değil. Kabul edelim ülkemiz bir petrol ve doğalgaz ülkesi değil. Sanayi üretimimiz dışa bağımlı bir ülke. Sürekli dışarıdan gelecek paraya ihtiyacımız var. İthalat ve İhracat dengesi devamlı ithalat lehine açık veriyor. Bu yumuşak karnımızı bilen iç ve dış düşmanlar buraya yüklendiler. Ekonomik hayatımızla oynadılar, orta gelir ve düşük gelir sahibi insanlarımıza hayatı zehir ettiler. Bunun faturası da doğal olarak baştaki hükümete kesilmek istendi. Bu durum hala atlatılmış değil. Ekonomik savaş tüm hızıyla sürüyor. Seçim bitti ama geçim kavgamız devam ediyor. Hükümetimizin seçim öncesi ekonomiye, hayat pahalılığına hızlı reflex gösterememesi az kalsın seçim kaybettiriyordu. Allahtan karşı taraf muhalefet yamalı bohça gibiydi.
Önümüzde yerel seçimler var. Burada adayların geçmişteki başarıları, kariyerleri ön plana çıkacaktır. Yani insanlar iki şeye dikkat edeceklerdir. Genelde hükümetin bu ekonomik sorunlara nasıl yaklaştığına, yerelde adayların kimler olduğuna bakacaktır. Milletvekilleri gibi ben aday yaptım seçin demek, bu seçimde biraz zor. Hükümetin bir an önce, bu geçim sıkıntısını kronik hastalık olmaktan çıkarması gerekir. Tencere boş, insanlar işsiz kalmamalı, eğer millet nasıl olsa arkamızda, ipi salalım, faiz artsın, dolar artsın, benzin mazot artsın, enflasyon tavan yapsın, millet dertleriyle baş başa bir süre kalsın, seçimler yaklaşınca bol keseden dağıtırız, o zaman tekrardan bu millet arkamızda durur
deniyorsa büyük yanlış yapılır, Yerelde hükümet büyük darbe alır. Bu darbenin etkisi 2028 seçimlerine kadar gider.
Sonuç olarak Hükümetin seçimden sonra ekonomik politikaları tekrardan ABD Avrupa eksenine dönmüş, bu ülkelere verdiğimiz faiz üzerinden haraç vergimiz yüzde 8,50 den, neredeyse iki katına yüzde 15 çıkmıştır. Bu da yetersiz görülmekte yüzde 40 lara çıkması, hatta enflasyon rakamlarının üzerinde bir faiz istenmektedir. Bu milletin yaşamı, faiz, dolar, enflasyon üzerinden daha da sıkıntıya sokulmak istenmektedir. Bunun faturasını da önce yerel seçimlerde, sonra genel seçimlerde Ak partiye kesmenin peşindeler. Lütfen Hükümetimiz bu tuzağa düşmesin. Bir an önce halkının refahı için hangi önlemleri alacaksa bir an önce almalı, milletle arasındaki bağı koparmamalıdır. İşimiz zor. hepimizin Allah yardımcısı olsun. Devletimize zeval gelmesin.