SİYASİ HATA…

Toplumun dini ve ahlaki alanı kendine cemaat süsü vermiş, sonradan öyle olmadığı anlaşıldığı üzere FETÖ tipi yapılara bırakılmıştır. Hala bu durumdan ders çıkarılmamıştır. Parti zaman içinde adanmışların partisi olmaktan çıkarak hızla dadanmışların partisi halini almıştır.

SİYASİ HATA…

Ülkemiz siyasi tarihi boyunca birçok hatalar yapmış veya yaptırılmıştır. Ülkemizi yöneten veya yönetmeye talip olan siyasi partiler muhalefette iken kendilerine özgü fikir ve ideolojilerini savunmuşlar fakat seçmenler onları yönetime getirince işlerin öyle olmadığını ya kendileri anlamış, ortama ayak uydurarak, ülkeye hâkim güçler tarafından önlerine konan programı harfiyen uygulamışlar, ya da buna direnç göstermişlerdir. Muhalefette ne söz vermişlerse onu yapmaya çalışmışlardır. İktidara geldiklerinde direnç gösteren partiler bu hâkim gizli güçler tarafından sevilmemiş, ya darbeyle veya da etrafları siyasi, ekonomik, askeri yöntemlerle çevrilerek hata yapmaları sağlanmıştır. Bu yöntemle güçlü ve dik duran iktidar partilerinin fikir ve ideolojilerinden uzaklaşması sağlanmış, güç zehirlenmesine sevk edilmişlerdir.

Osmanlı imparatorluğunun son dört yüz yılı boyunca ve Türkiye Cumhuriyeti tarihi içerisinde geçmiş siyasi tarih ile hep kavga edilmiştir. Yönetim sistemimiz 2002 yılı seçimleriyle birlikte ilk defa yüzünü Selçuklu imparatorluğu ve Osmanlı imparatorluğuna dönmüştür. Binlerce yıl boyunca oluşturulmuş siyasi yönetim arşivinden beslenir olmuştur. Bu durum birilerini rahatsız etmiş ve siyasi iktidara son beş altı yıl içerisinde kendi beslendiği fikriyatına, ideolojisine ters peş peşe hatalar yaptırılmıştır.

Başlangıçtaki zorlukları aşabilmek adına Siyasal İslam düşüncesine sahip Milli Görüş kimliği kenara bırakılmış, Milli görüş gömleği geçici olarak çıkarılmıştır. Ülkenin hâkim güçleriyle ortak koalisyonlara gidilmiş, mehter takımı gibi iki ileri bir geri adımlarla siyasi zemin sağlamlaştırılmıştır. Güç dengesi tam olarak sağlandığında tekrardan asli fikriyatı olan siyasal İslam ve Milli Görüş çizgisine dönmekte geç kalınmıştır. Toplumun dini ve ahlaki alanı kendine cemaat süsü vermiş, sonradan öyle olmadığı anlaşıldığı üzere FETÖ tipi yapılara bırakılmıştır. Hala bu durumdan ders çıkarılmamıştır. Parti zaman içinde adanmışların partisi olmaktan çıkarak hızla dadanmışların partisi halini almıştır. Bu durum tabanda ciddi rahatsızlık oluştursa da, elde edilen mevzilerin terk edilmemesi, kazanımların heba olmaması adına sineye çekilmiştir. Birde buna Müslümanların yaşam tarzlarındaki sıkıntıların kanuni olarak ortadan kaldırılması, Milli Görüşün takipçisi olduğu birçok hedefin ekonomik olmasa bile, eser olarak yapılmış olması eklenince bu durum tabanda göz ardı edilmiştir.

Ülkenin içindeki ve dışındaki yapılar sürekli çeşitli denemelerle üst üste partinin tabanını hedef almıştır. Bunu yaparken göz göre göre üst yönetim hedefe konurken, gizli gizli tabanın dini, ahlaki, manevi bağları kopartılmıştır. Partiye oy veren kitle sürekli ekonomik olarak zayıflatılmıştır. Parti haklı olarak ülke güvenliğine odaklanmış, kalkınma adına yollar köprüler hastaneler yapmış fakat tabandaki bu çözülmeleri görememiş veya da üst yönetime göstermemişlerdir. Parti tabanı ekonomik refah sırasının kendine gelmesini büyük bir sabırla beklemiştir. Taban ekonomik geçim derdine düşmüş, yeni yetişen oğluna kızına milli manevi duyguları aşılayamamıştır. Aile hayatında çözülmeler başlamıştır. Aile büyükleri ve ailedeki genç bireyler arasında bağ zayıflamıştır. Aileler gençlerini yeni teknolojik tuzaklar karşısında savunmasız bırakmışlardır. Devlet yönetiminde olan parti bu anlamla ailelere destek olamamış, toplumun gençlerinin önüne milli manevi bir program koyamamıştır. Dini hayata endeksli yaşam tarzı ülke gündeminden çıkarılmıştır.

Yönetimdeki çok başlı parlamenter sistem terk edilmesi ve güçlü Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesine rağmen bir türlü her alanda adil düzenin uygulandığı Türkiye Yüzyılı başlayamamıştır. Her geçen gün gelir dağılımı bozulmuş, sosyal adalet yok olmaya başlamıştır. Parti tabanının bir bölümü sosyal yardımlarla hayatını yaşamaya mecbur bırakılmıştır. Siyasal İslam düşüncesi rafa kaldırılmıştır. Yönetimde bu kriter göz ardı edilmiştir. Yönetim ve atamalarda liyakat bozulmuş başka fikriyata sahip insanlara yer verilmiştir. Devlet dairelerinde ve Teşkilatlarda görev alan bu insanlar parti yönetim kadrosu ile taban arasına Berlin duvarı örmüştür.

Ülke olarak siyasi bağımsızlığımızı henüz kazanamadığımız ortada. Askeri alanda büyük hamleler yapılmış olmasına karşın, teröre ve dış destekçilerine etkili cevaplar verilmesi tabanda gerekli karşılığı bulamamaktadır. Toplumun kahramanca ortaya koyduğu 15 Temmuzun yıl dönümlerindeki anma etkinliklerinde bile bunu görmek mümkündür. Devlet ve teşkilatlarda gerekli ilgi, özen ve coşkuyu görememekteyiz. Sıradan herhangi bir milli bayram havasında anmalar rutin konuşmalarla geçiştirilmektedir. Çünkü tabanın milli manevi duyguları gizliden gizliye diziler, filimler, sosyal medya eliyle zayıflatılmıştır.

Yönetim olarak bir an önce parti ana ekseni olan siyasal İslam çizgisine dönmeli, yeniden faizin (haracın) sıfırlanması veya en aza indirilmesi, öz kaynaklarla üretimin artırılması hedeflenmelidir. Vergi düzeninin yeniden yapılandırılarak, verginin servetten alınması sağlanmalıdır. Adil bir düzenin tesis edilmesi sağlanmalıdır. Ülke genelinde aile yapısı ve milli manevi kalkınmayı sağlayacak büyük projeler devreye sokulmalıdır. Bu siyasi hatadan dönülmesi umuduyla…. Allaha emanet olun.