Vatandaş iş, aş, eğitim, adil ücret dağılımı, geleceğinden şüphe etmeden kendisi, çocukları ve tüm sevdikleri için ülkesinin beka ve refahı için yarınlarına güvenle bakmak istiyor. Bu kulaklar neler duyuyor. Yazsam bu sayfalar dolup taşacak.
ŞİMDİ NE OLACAK
Zaman hızla akıp gidiyor. Olaylar birbiri ardına gelişiyor. İzmir, Türkiye, Dünya derken birde bakmışsınız ki problemler yumağı sizi çepeçevre kuşatmış. Sizi derken aslında hepimizi. Çünkü hepimizi ilgilendiren ve çözülmesi gereken problemler var. Yığınla soruya cevap verilecek meseleler var. Bu sorunlar üzerinde yoğunlaşmak lazım. Vatandaş ne yapsın. Elinden bir şey gelmez ki. Birbirlerine dert yanarlar. Birbirlerine serzenişlerde bulunurlar; otobüste, vapurda, markette kısaca karşılaştıkları ve fırsat buldukları her zeminde. Her şey konuşuluyor. Siyaset, politika, iç meseleler, dış meseleler, ekonomi, özgürlükler, velhasıl her şey. Bitmeyen ve çözülmesi gereken meğer ne kadar çok meselelerimiz varmış bizim. Meğer bizimde yazacak ve irdeleyecek ne kadar çok konumuz varmış. Tepeden aşağıya birçok kamu kurum ve kuruluşun yanı sıra, özel kuruluşlar, sivil toplum kuruluşları velhasıl bütün bu kurum ve kuruluşlar halkı için, vatandaşı için çalışmıyor mu? Elbette çalışıyor. Peki, vatandaş ne istiyor…
Vatandaş iş, aş, eğitim, adil ücret dağılımı, geleceğinden şüphe etmeden kendisi, çocukları ve tüm sevdikleri için ülkesinin beka ve refahı için yarınlarına güvenle bakmak istiyor. Bu kulaklar neler duyuyor. Yazsam bu sayfalar dolup taşacak. Birde gazeteci kimliğiniz varsa yandınız. Aslında yandık derken şikâyet anlamında değil, vatandaş içini tamamen size boşaltıyor. Bir ümitle…
Peki, şimdi ne olacak?
Vatandaşın bitmek tükenmez istekleri biryana, Türkiye’nin gerçekleri biryana. Her ikisi de önemli. Siyasiler tarafından Yıllardan beri vatandaşların problemlerine çözümler aranıyor, ama ne hikmetse bu problemlere bir türlü çözüm bulunamıyor. Problemlerin çözümleri sanki dipsiz kuyuya düşmüş gibi bir türlü çıkarılamıyor…
Biz bu problemlerden bir nebzede olsa sıyrılıp il ve ilçeleriyle Akdeniz ve Ege’nin incisi olarak bilinen Güzel İzmir’imize biraz zaman ayıralım.
İzmir büyükşehir Belediye başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir deki billboardlara ve otobüs duraklarına ““İzmir’de güler yüz var. İzmir’de gelecek var. İzmir’de özgürlük var. İzmir’de enerji var. İzmir’de yaratıcılık var.”gibi sloganların içerdiği afişleri astırmış. Bunlar İzmir’de var olduğu için mi, vatandaş bizi gördüğü her yerde İzmir denince yakasını silkeliyor. Ve sıralıyor da sıralıyor Otobüs çilelerini, şu veya bu nedenden dolayı kazılan yolların aylarca yapılmaması, yıllardır bitmek tükenmez bilmeyen metro yapım çilesi, Trafik çilesi, yağmurlar bastırınca tıkanan ve taşan ızgaralar, şehrin görüntüsünü bozan çarpık yapılaşmalar. İkiçeşmeliğin durumu vahim, yeşildere, gürçeşme, ona keza. Bornova’dan İzmir şehir merkezine doğru gidilen yoldan basmane girişine yaklaşıldığında hemen yanı başımızda oda ne! Birbiri üstüne yığılmış, çatıları havaya uçmuş boyasız badanasız köy bile denilemeyecek yerleşim yerleri mahalleler var. Bu yerler Alsancağın Kahramanlar kısmı. Aslında Kahramanlar elit tabakanın oturduğu bir yerleşim yeri. Modern binalarla gecekonduların iç içe geçtiği bir yeri var. Bizim bahsettiğimiz yer de orası. O yoldan bir günde onbinlerce insan geçiyor. Ve o görüntü her görüldüğünde İzmir’in karnesine kocaman bir sıfır konuyor. Bu görüntü hiç modern ve çağdaş İzmir, e yakışıyor mu? Yenişehir Tepecik bölgelerine ne demeli. Aydın çeşme otobanından gidip gelenlerin yol kenarlarında gördükleri çarpık yapılaşmada cabası. Bir tarafta onbir, on iki katlı binalar diğer bir tarafta hemen yanı başında yol boyunca sıralanmış dokunsanız hemen yıkılacak gecekondular. İzmir neden işadamlarına yatırım için cazibe noktası olmaktan uzak. İzmir neden gelişmiyor. İzmir kongreler şehri, fuarlar şehri, expo ve benzeri etkinliklere ev sahipliği yapmak istiyorsa estetik şehir görünümü kazanmak zorunda. Afişlerde yazılı olanlar İzmir’in gerçeğine aslında hiç de uzak değil. Sloganlarda sıralananlar İzmir de var ama yok, çalışılınca olacak.
Şimdi Ak parti İzmir’e çıkarma yapmaya hazırlanıyor. Dışişleri bakanlığı harekete geçti. İzmir, Dışişleri Bakanlığı’nın Yabancı konuklarına Zaman zaman ev sahipliği yapacak. Eski ulaştırma bakanı Binali Yıldırım, ı ve Turizm ve kültür bakanı Ertuğrul Günay’ı Her iki bölgeden İzmir’den 1.sıra milletvekili adayı göstermesi, bunun bir göstergesidir. İzmir’in EXPO adaylığı içinde harekete geçen İktidar İzmir için kollarını sıvamış görünüyor.
İktidarın İzmir için yapılan bu girişimi Muhalefeti de ateşledi. Biz umuyoruz ki, İnşa Allah kazanan İzmir olur, İzmirliler olur Türkiye olur. Evet, vatandaşın problemler yumağına bu seçimler merhem mi olacak, yoksa iyice işin içinden çıkılmaz bir hal mi alacak, bunu zaman gösterecek. İstikrarın sürmesini isteyenler, kaostan yana olmayanlar, birikmiş problemlerinin bir an evvel çözüme kavuşturulmasını isteyenler, kendilerine istenilen değerin verilmediğine inanıp bu değeri hak ettiğine inananlar bakalım tercihleri hangi noktada olacak.
Partiler bir bir seçim meydanlarına iniyor. SKM açılışları birbirini takip ediyor. Milletvekili adayları açılışlardan açılışlara koşturuyor. Milletvekili adayları, milletin vekili olmak için meşru zeminlerde tabiri caiz ise her şeyi yapıyorlar. Belki de hayatları boyunca yapmadıkları şeyleri. İşin ucunda vekil olarak seçilmek olunca aç tok, güzel çirkin, Laz, Çerkez, kirli temiz, varoşlar diye ayırt etmeden ayaklarına kadar gidilir ve oy talep edilir. Her şey seçilinceye kadar. Her zaman söylerim Milletvekili adaylarının toplumla iç içe olma zamanları iki ile üç aydır. Sonra bulun bulabilirseniz adayları. Milletvekilleri çevrelerindeki dalkavuklardan kurtulamadıkça, Milletin vekili değil, o dalvakukların vekili olurlar.
Artık iktidarıyla muhalefetiyle tüm siyasi partiler şunu çok iyi bilmeliler ki; artık karşılarında her söylenileni irdeleyen ve her vaat, e kanmayan bilinçli bir seçmen kitlesi var.
Bir sonra ki yazımızda İzmir ile ilgili yazılarımız devam edecek. Sizden gelecek sorular da cevap bulacak. Vatandaşların problemlerine yer vereceğimiz gibi seçimlere de değinmeden edemeyeceğim.
Kalın Sağlıcakla
Necdet ERGÜL
25.04.2011