Bu gün size Siyasi hayatımızın çeşitli dönemlerindeki, içimize özenle yerleştirilen, milli manevi hayatımıza yön veren, siyasi guguk kuşu düşüncelerden bahsetmek istiyorum.

İÇİMİZDEKİ GUGUK KUŞU

O meşhur Guguk kuşu hikayesini mutlaka bir yerlerden okumuş veya duymuşsunuzdur. GUGUK KUŞU ÜREME ZAMANI GELİNCE KENDİNE BAŞKA BİR KUŞ YUVASI BULUR. Yumurtalarını kaşla göz arasında o yuvaya bırakarak, doğacak yavrularının bakımını başka bir kuşun üstlenmesini sağlar. Herhangi bir yuvaya bırakılan guguk kuşu yumurtası, diğer yumurtalardan önce dünyaya gelir. Kendi yavrularından biri zanneden anne kuş, bunu da özene bezene besler. Gerçek yavrular dünyaya gelmeye başladığında, içerdeki hain guguk kuşu yavrusu fırsat kollar ve en uygun zamanda gerçek yavruları yuvadan teker teker atmaya başlar. Böylece yuvanın tek gözdesi haline gelir. Beslendiği, bakılıp büyütüldüğü yuvaya büyük bir ihanet eder. Asla ahde vefa göstermez. Gerçekte bir ailesi olmadığı için aile terbiyesine ihtiyaç duymaz. Vicdan denen herhangi bir duyguya da sahip değildir. Çok acımasız, zalim olduğu gibi, çok da asalak, beleşçi bir kuş türüdür.

Bu gün size Siyasi hayatımızın çeşitli dönemlerindeki, içimize özenle yerleştirilen, milli manevi hayatımıza yön veren, siyasi guguk kuşu düşüncelerden bahsetmek istiyorum. Türk tarihi boyunca kurduğumuz birçok devletler, imparatorluklar hep bu içimizdeki guguk kuşları eliyle içerden zayıf düşürülmüş, veya kendi kendilerine parçalanmış, ya da ufak bir düşman saldırısında dağılıp gitmiştir. Nice nice dev çınar gibi devletlerimiz içeriden çürüyüp gitmiştir.

En son Cumhuriyet tarihimizde ise devletimiz birçok guguk kuşu operasyonlarla karşı karşıya kalmıştır. Bunlara bu ülke için canını veren Rahmetli Menderesten tut, her on yılda bir asker guguk kuşları eliyle yapılan askeri darbeleri, Ülkeyi ayağa kaldırmak isteyen, şahlandırmak isteyen kim varsa onları, ya Özal gibi zehirleyen, Ya Muhsin başkan gibi, dağlarda soğuk kış günü karlara gömen, ya da tankla, paletle Ankara’nın Sincan yollarında korkutulan, sindirilen, saf dışı bırakılan Mücahit Erbakan gibi bir çok örnek sayabiliriz.

Bu topraklarda artık, her aileye, her yuvaya, bir guguk kuşu yumurtası yerleştirdiler. Vakti zamanı gelince kendi ailelerimizdeki bu guguk kuşları büyüyüp serpiliyor, görevlerini büyük bir ustalıkla yapıyorlar. Artık tüm guguk kuşlarını tek bir elden yönetiyorlar. Bu yönetim sisteminin adına Sosyal medya diyorlar. Bu yeni yetme guguk kuşları senin gibi, benim gibi, bazen Ülkücü milliyetçi takılırken, bazen ateşli bir dindar, maneviyat düşkünü, bazen konjoktüre göre siyasal İslamcı, Liberal, bazen de ruhsuz, vicdansız çıkarcı menfaat perest bir kapitalist oluveriyorlar.

Nerde kaldı o Rahmetli Türkeş’in Türk İslam ülküsü, nerde kaldı o Rahmetli Erbakan hocamızın Adil düzen ülküsü. Hepsinin içine yerleştirilen bu guguk kuşları bu idealleri yediler bitirdiler. Bu ideallerin, bu hedeflerin içini boşalttılar, boş kabuklarını da bize bıraktılar. Tabii bu kabukların içini de bizi alıştırdıkları, israf derecesinde fikri tüketim alışkanlıklarımızla doldurdular. Fikir düşünceyi bol bol harca, üretmeyi boş ver, sen hep tüket dediler. Sonunda en ufak kıyıda köşede kalmış gerçek milli manevi düşünce kırıntılarımızı bile, bu guguk kuşları eliyle tükettik. Davasız, vicdansız, ruhsuz birer sahte guguk kuşlarına döndük.

Sonuç olarak acilen etrafımızda ötüşen bu guguk kuşlarına kulaklarımızı tıkayıp, yeniden eskisi gibi milli manevi değerlere dönmeliyiz. Hayatımızdaki önceliklerimiz yeniden gerçekten vatan, bayrak, ezan sevdası olmalı. Ekonomik sebepler, sorunlar sonra gelmeli. Para amaç olmaktan çıkmalı, fikir ve ideallerimizin gerçekleşmesi için birer araç olmalı. Var mısınız yeniden Rahmetli Mücahit Erbakan hocamız gibi her biri dini manevi okullar olan MGV ler açmaya, Rahmetli Başbuğumuz Türkeş gibi her birinden vatan sevdalısı, ülke delilerinin yetiştiği Ülkü ocakları oluşturmaya, ya da Şehit Muhsin başkan gibi, özü sözü bir, Alperenler yetiştirmeye. Yeniden Düşünce hayatımıza format atmaya, özümüze kökümüze dönmeye varsanız, işte o zaman içimizdeki guguk kuşları bizi yuvadan atmadan kendileri bizim yuvalarımızı terk edeceklerdir.

Bu davaya dadanmışları kenara koymaya, adanmışları her nerede ise teker teker bulup onların gönlünü almaya var mıyız? Düşünce ve fikir dünyamızı yeniden güncelleyip, bu aziz vatan için tekrar yola çıkma vaktidir o zaman.