Ülkemizin yaşadığı maddi manevi başı bozukluk, ruhsal boşluk, bu sonu gelmeyecekmiş gibi duran fetret devri, böylelikle son bulacaktır.
ÖLÜ OZANLAR DERNEĞİ
Ülkemiz, odalar, birlikler, birliktelikler, platformlar, apartman site yönetimi, köy kooperatifleri, çeşitli hemşeri dernekleri vs derken, ölüsüyle dirisiyle sivil toplum kuruluşları mezarlığına döndü. Siyasi partiler de bir yönüyle bu statüde sivil toplum kuruluşlarıdır. Her mesleğin bir odası, bir birliği var. 2023 ün rakamlarıyla yüz binin üzerinde dernek var. Üç bin çeşitli meslek odaları, 131 kere maşallah, bunlarda irili ufaklı siyasi parti sayımız. Bir kısmında genel başkan bir seçilince ölünceye kadar ebedi başkan seçiliyor. Görevinin son bulması için ya faaliyet yürüttüğü dernek ölüyor, ya da kendisi. Hal böyle olunca, bırakın ülkenin köklü sorunlarına el atmayı, oturduğumuz apartmanın site yönetimini bile değiştiremiyorsunuz. Bu sivil toplum kuruluşlarında eskilerin değimiyle meşveret, yenilerin ortak aklı, bir türlü gelişmiyor. Bu kuruluşlar yaşarken hep hır gür, kavga, döğüş. Tabi istisnalar, ülke millet yararına güzel işler yapanlar da var. Onlar zaten hep diriler, canlılar, her daim heyecanla, aşkla görevlerini yerine getiriyor.
Öyle bir noktadayız ki ne bu sivil toplum kuruluşlarıyla oluyor, ne de bunlarsız. Bir yönüyle, bakıyorsunuz ülkemizde yasak olan, kumar ve benzeri oyunları, canlı hayvan dövüştürme, yasa dışı bahis oynamak için bile çeşitli isimler adı altında dernek kuruluyor. Diğer bir yönüyle ise Ülkeye hizmet edebilmek, bir araya gelebilmek, ortak akıl oluşturabilmek adına yine bu sivil toplum kuruluşlarına ihtiyaç var. Atalarımız diyor ya, bir elin nesi var, iki elin sesi var. İşte öyle, yaşamını planlarken, bu topluma, artı bir şeyler katabilir miyim, düşüncesinde olan insanlar için bu kuruluşlar vazgeçilmezdirler. Hal böyle olunca, her ne kadar işlevsiz, amacının dışında kuruluşlar olsa da, ülkemizin ilerlemesi, maddi, manevi kalkınması için bu sivil toplum kuruluşlarının yeri başka bir yöntemle doldurulamaz.
İnsan sosyal bir varlık olduğuna göre, tek başına yaşamını sürdüremez. Mutlaka bir, ikinci, üçüncü, dördüncü insana ihtiyacı vardır. Kendine özgü yaşam tarzını, düşüncelerini, fikirlerini paylaşacağı sosyal platformların içinde olmak ister. Orada düşünceler, fikirler olgunlaşır, ortaya ülkenin yararına çok güzel planlar, projeler oluşur, büyük bir sinerji meydana gelir. Ülkelerin sanal dünya eliyle sınırlarının kalktığı, dijital çağda, gerçek anlamda görevini yerine getirecek, memleketimizi emanet edeceğimiz gençleri, sanal dünyalarından bir nebze uzaklaştırarak, onları gerçek hayatın güzellikleriyle tanıştıracak, yeni bir anlayışla dernekler, vakıflar kurmalıyız. Buraları yönetirken eski işe yaramayan alışkanlıkları bir kenara bırakarak, yeni bir farkındalık oluşturarak, göz bebeğimiz gençlerimize ulaşmalıyız. Bu yüzden günün yirmi dört saati canlı, diri, her zaman nefes alan sivil toplum kuruluşlarına olan ihtiyaç her geçen gün artmaktadır.
Önce kendi bedenimize, ruhumuza, yaşam tarzımıza bu idealler doğrultusuna uygun bir kuruluş oluşturmalı, sonrasında bizimle aynı hedefleri, düşünceleri olan insanları bulmalı, onlarla birlikte hayallerimizi, gerçeğe dönüştürmeliyiz. Yola çıkarken kendi evimizden, mahallemizden, ilçemizden hareketle, dalga dalga, ortak sesleri birleştirmeliyiz. Her insan kendi evini, apartmanını, mahallesini temiz tutarsa, ülkeye gerçek bahar gelecektir. Aksi takdirde doku uyuşmazlığı, organ yetmezliğinden bizim oluşturacağımız sivil toplum kuruluşu da ölü ozanlar derneğine dönüşecektir. Ülkemiz bu kış mevsiminden bir türlü kurtulamayacaktır.
İnsanlarımızın hayatlarına olumlu katkı sunacak dokunuşları oluşturacağımız, yeni yeni dernekler, vakıflar, sivil toplum kuruluşları sayesinde yapabiliriz. Ülkemizin yaşadığı maddi manevi başı bozukluk, ruhsal boşluk, bu sonu gelmeyecekmiş gibi duran fetret devri, böylelikle son bulacaktır. Çevremizdeki komşuluk ilişkilerinden tutun, daha büyük sorunlarımıza varıncaya kadar, sosyal hayatın yeniden düzenlenmesi yine bu kuruluşlar eliyle olacaktır. Var mısınız üzerimizdeki ölü toprağını silkeleyip, şöyle kendimize gelelim. Sivil toplum kuruluşlarımızı ölü ozanlar derneği olmaktan kurtaralım. Öyleyse bu ortak seste, sizin de sesiniz olsun.